30 Nisan 2016 Cumartesi

Turna Kuşlarının Güncesi-5

30 Nisan 2016

Bugün Çocuktan Çocuğa Çocuk Hakları modülümüzün eğitici eğitimi uygulama günüydü. Teog sınavı da geride kalmıştı. O nedenle daha kalabalıktık. Ayşe, Ulaş,Nilay,Ayşegül, Cansu, Hasan,Utku, Nujin ve yeni bir arkadaşımız katıldı Neva.

Uygulama programının ardından heyecanlıydık. Çünkü 23 Nisan'da kaç kuş yapıldığını merak ediyorduk. Kuş kutumuzu döktük ve heyecanla saydık.

23 Nisan2da 500 kuş hedefimiz vardı. 331 kuş.
24 Nisan etkinliğinde 79 kuş
25 Nisan etkinliğinde 31 kuş

Toplam: 441 kuşa ulaşmıştık...




26 Nisan 2016 Salı

Savaşlarda en olumsuz yönde etkilenenler kadınlar ve çocuklardır


Savaş, tüm toplumların yaşamını derinden etkiler ve 
çok büyük yıkımlara neden olur. 

Bu savaşlarda en  olumsuz yönde etkilenenler kadınlar ve çocuklardır. 
Savaşı yürütenler kadınlar ve çocuklar olmamasına rağmen en çok onlar zarar görmektedir. 

O halde en çok onların karşı çıkması gerekmektedir. 

Çünkü çocuklar bir toplumun geleceğidir. 

Peki o zaman çocuklar savaşa nasıl karşı çıkmalı ve barış için nasıl bir yöntem geliştirmelidir? 

Örneğin Japonya’daki Sadako gibi biz de 1000 turna kuşu yapıp savaşı protesto edip barış istedik. 

İkincisi her çocuk kendisinin istediği gibi bir barış pankartı yaparak bu pankartları topluca blogumuza yerleştirebiliriz.

Üçüncüsü her çocuk Türkiye Büyük Millet Meclisine barış istediğine dair mektuplar yazmalı ve göndermelidir. 

Dördüncüsü her çocuk barış isteğini yerine getiren kısa bir metin yazmalı ve bu metinler bir kitapta toplanmalı ve bu kitap basılmalıdır.  

Beşincisi barış isteyen çocuklar adlı bir tiyatro oyunu yapılmalı ve bu tiyatro kurumumuzun yetkileri beraberinde gerekli izinler alarak halka açık yerlerde oynanmalıdır. 

Bu eylemleri yaparsak barışa bir katkı yapabileceğimize inanıyorum. 

Çünkü bunların her biri barış için birer direnme biçimidir.


Nujin (13 yaşında)





25 Nisan 2016 Pazartesi

Çocuk Hakları Paneline Katıldık

25 Nisan 2016

Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfının düzenlediği "Çocuk Haklarının Neresindeyiz" paneline Utku, Ayşegül, Sevgi ve Nilay katıldılar. Panel öncesinde açılan stantta gelen konuklara projemizi anlattılar ve turna kuşu yapmayı öğrettiler.

Bu etkinlikte 31 turna kuşu yaptık.











Neden Barış İçin Diren Çocuk?;

Neden Barış İçin Diren Çocuk?;
  • Ülkemizde olan terör saldırıları, 
  • Şehit düşen askerler, 
  • Suçsuz olan insanların,çocukların yani canların alınması ...
  • Ve tabiî ki de bizim çocuk olmamızın da payı var. 


Belki bugün savaş var ve patlamalar oluyorsa; Gelecek neslin yani bizlerin bu yaşanan olayları görmemiz gelecek yıllarda barışa sebebiyet verebilir. 

Belki biliyorsunuz 1992 yılında  yapılan Birleşmiş Milletler Toplantısında  SEVERN SUZUKİ isimli bir küçük kızın yaptığı konuşmasında anlattıklarının 20 yıl sonra karşımıza çıkmış olması ve bizim bu konuşmayı, daha doğrusu büyüklerin bu konuşmayı ciddiye almadığını görünce, insan gerçekten düşünüyor. Eğer biz de böyle bir çalışma veya daha küçük bir çalışma yapabilirsek gerçekten barış sağlanabilir.


Utku (Yaş 13)


Severn Suzuki'nin Konuşma Metni

SEN YAPTIĞIN ŞEYSİN, SÖYLEDİĞİN DEĞİL!

Yıl: 1992. Yer: Birleşmiş Milletler Dünya Zirvesi, Rio de Janerio.
O tarihte 12 yaşında olan Kanadalı Severn Suzuki, üç arkadaşıyla birlikte para toplayıp toplantıya geliyor ve alıyor mikrofonu eline.
Kayıtlara “Birleşmiş Milletler’de dünyayı altı dakikalığına susturan kız çocuğu” olarak geçen Severn, ayakta alkışlanan ve hatta bazı delegelerin gözyaşı dökmesine neden olan bir konuşma yapıyor.
O delegeler, bugün çoğunun isimleri değişmiş olsa da, dünyayı yöneten sözde liderler! İçlerinde bizimkiler de var.
İşte o konuşmanın Türkçe çevirisi :
“Merhabalar, ben Severn Suzuki, Çevresel Çocuk Organizasyonu (ECO) adına konuşuyorum.
Biz Kanada’dan 12 ve 13 yaş gurubunda olan çocuklarız ve bir fark yaratmaya çalışıyoruz; Vanessa Suttie, Morgan Geisler, Michelle Quig ve ben. Buraya gelmek için gerekli parayı kendimiz topladık ve beş bin millik yolu, siz yetişkinlere, yöntemlerinizi değiştirmeniz gerektiğini söylemek için geldik.
Buraya hiçbir gizli amacım olmadan geldim. Ben geleceğim için mücadele ediyorum. Benim geleceğimi kaybetmem, bir seçimi kaybetmek gibi bir şey değil. Ya da stok piyasasında birkaç puan kaybetmek değil. Ben burada bütün gelecek nesiller için konuşuyorum.
Ben, dünyanın her tarafında çığlıkları duyulmayan ve açlıktan ölmek üzere olan çocuklar için konuşuyorum.
Ben, dünyanın üzerinde gidecek başka yerleri kalmadığı için ölmekte olan sayısız hayvan adına konuşuyorum.
Ben, şimdi gün ışığına çıkmaya korkuyorum, çünkü ozonda delikler var. Havayı ciğerlerime çekerken korkuyorum çünkü içinde hangi kimyasallar var bilmiyorum. Eskiden Vancouver’da babamla balığa giderdik. Birkaç yıl önce her tarafı kanserli bir balık bulduk. Ve şimdi gezegenimizdeki hayvanların teker teker soylarının tükendiğini öğreniyoruz. Sonsuza kadar yok oluyorlar…
Hayat sürem içinde, sürüler halinde dolaşan vahşi hayvanları görebilmeyi düşlüyorum. Yabani kuşları ve kelebeklerle dolu yağmur ormanlarını… Fakat şimdi merak ediyorum bunlar benim çocuklarımın görebileceği zamana kadar bile dayanabilecekler mi?
Benim yaşlarımdayken böyle küçük şeyler için endişelenmek zorunda kaldınız mı? Bütün bunlar şimdi gözlerimizin önünde oluyor ve bizler, sanki elimizde sınırsız çözüm olanağı ve sınırsız zaman varmış gibi davranıyoruz. Ben sadece bir çocuğum ve bütün çözümlere tabii ki sahip değilim. Fakat farkına varmanızı istiyorum ki bütün çözümlere siz de sahip değilsiniz:
· Ozon katmanındaki deliği nasıl onaracağınızı bilmiyorsunuz.
· Su akımı öldüğünde Somon balığını nasıl geri getireceğinizi bilmiyorsunuz.
· Şimdi soyu tükenmiş olan hayvanları nasıl geri getireceğinizi bilmiyorsunuz.
· Şimdi yerlerinde koca çöllerin olduğu ormanları nasıl geri getireceğinizi bilmiyorsunuz.
Madem nasıl onaracağınızı bilmiyorsunuz, o halde lütfen bozmaktan vazgeçin!
Burada hükümetlerinizin temsilcileri olabilirsiniz, iş adamları, organizasyoncular, gazeteciler ya da politikacılar; fakat gerçekte siz annelersiniz ve babalarsınız, teyzelersiniz, amcalarsınız ve hepiniz birilerinin çocuklarısınız.
Ben hala bir çocuğum ama biliyorum ki hepimiz ailenin bir parçasıyız, 5 milyar gücünde daha geniş bakacak olursak 30 milyon tür gücünde ve hepimiz aynı havayı paylaşıyoruz, aynı suyu ve toprakları. Sınırlar ve hükümetler bunu asla değiştiremez.
Ben hala bir çocuğum ama burada aynı şeyin içinde olduğumuzu biliyorum ve tek bir dünya gibi tek bir amaca doğru ilerlememiz gerekir.
Kızgın olsam da kör değilim, korku içinde olsam da dünyaya nasıl hissettiğimi söylemekten korkmuyorum.
Benim ülkemde çok fazla israf var. Satın alıyoruz ve atıyoruz, satın al ve at gitsin ve kuzey ülkeleri henüz yoksul olanlarla paylaşmıyor. İhtiyacımızdan fazlasına sahip olmamıza rağmen, zenginliğimizin bir miktarını kaybetmekten korkuyoruz.
Paylaşmaktan korkuyoruz…
Kanada’da ayrıcalıklı bir yaşam sürüyoruz. Çokca yiyeceğimiz, suyumuz ve barınağımız var. Saatlerimiz, bisikletlerimiz, bilgisayarlarımız ve televizyonlarımız var. Bu listeyi bitirmek iki gün alabilir.”
İki gün önce burada Brezilya’da, sokakta yaşayan çocuklarla birlikte vakit geçirdik ve gerçekten şok olduk. Bu çocuklardan bir tanesi şöyle dedi: “Keşke zengin olsaydım. Eğer zengin olsaydım, bu sokaklarda yaşayan bütün çocuklara yiyecek, elbise, ilaç, sığınacak bir çatı, sevgi ve şefkat verebilirdim.”
Sokakta yaşayan ve hiçbir şeyi olmayan benim yaşımdaki bir çocuk paylaşmaya bu denli gönüllüyse, neden biz her şeye sahip olanlar hala bu kadar açgözlüyüz?
Benimle aynı yaşta olan bu çocukları düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum, nerede doğmuş olduğunuz nasıl da büyük farklar yaratıyor. Ben de onlardan birisi olabilirdim, Rio’nun Favellas bölgesinde yaşayanlardan. Ya da Somali’de açlıktan ölmek üzere olanlardan birisi olabilirdim. Ortadoğu’da savaş kurbanı olanlardan birisi veya Hindistan’da bir dilenci…
Ben henüz sadece bir çocuğum, ama savaşlar için harcanan onca para yoksulluğun ve çevresel çözümlerin bulunmasında kullanılsa, dünyanın nasıl harika bir yer olabileceğini biliyorum.
Okullarda, hatta anaokullarında bile bize nasıl davranacağımızı öğretiyorsunuz:
· diğerleriyle kavga etmeyin,
· çalışkan olun,
· diğerlerine karşı saygılı olun,
· dağıttığınızı toplayın,
· diğer canlılara zarar vermeyin,
· paylaşın, açgözlü olmayın.
Peki madem öyle, bize yapmamamızı söylediğiniz şeyleri neden sizler yapıyorsunuz?
Bu toplantıya katılan sizler sakın unutmayın bunu kimler için yaptığınızı, bizler sizin kendi çocuklarınızız. Nasıl bir dünyada yetişeceğimize sizler karar veriyorsunuz. Ebeveynler çocuklarını rahatlatabilmek için “Her şey güzel olacak” diyebilmeli ve “Elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz” ve bir de “bu dünyanın sonu değil”…
Ama artık bunları söyleyebileceğinizi sanmıyorum. Sizin öncelikler listenizde bile yer alabiliyor muyuz?
Babam her zaman “Sen yaptığın şeysin, söylediğin değil” der ve sizin yaptıklarınız geceleri beni ağlatıyor.
Siz yetişkinler bizleri sevdiğinizi söylüyorsunuz. Size meydan okuyorum, lütfen yaptıklarınız sözlerinizi yansıtsın…
Teşekkürler.”

24 Nisan 2016 Pazar

Yurtoğlu Parkındaydık...

24 Nisan 2016 Cumartesi günü Karabağlar Yurtoğlu Parkındaki Çocuk Şenliğine Nilay ve Sevgi katıldılar. projemizi anlattılar ve Turna kuşu yapmayı öğrettiler.

Bu şenlikte 79 Turna Kuşu yaptık.













23 Nisan 2016 Cumartesi

23 Nisan Çocuk Şenliğindeydik...


23 Nisan 2016

Barış İçin Diren Çocuk Projemizle, Konak belediyesinin Agora Parkında düzenlediği Çocuk şenliğine katıldık.

Şenliğimize İzmir Çocuk Hakları Kurulundan arkadaşlarımız da gelerek bize destek verdi.

İlk Turna Atölyemizde 331 turna kuşu yaptık.










22 Nisan 2016 Cuma

Barışımızı, kardeşliğimizi geri kazanmak için direniyoruz


İnsanın doğasında olan bir duygu vardır. Herkesin bildiği ama o güzel duyguyu kendi kötü emellerine alet edenlerin kötü yaptığı bir duygu. Mücadele etmek ve direnmek…

Bu duyguyu bir çok insan kendi hayatında kullanır. Mesela bir şey istersin ama çok istediğin bir şeydir. Ama onu ne kadar istesende olmaz, sonra içinden o duygu çıkıverir. İçine bir umut dolar. O duygu direnmektir. O kadar çok istersin ki direnirsin. Çok direnirsin. Sonunda başarırsın. Direnmenin sonucunu alırsın.

Biz çocuklarda da böyledir. Bir şeyi çok isteriz. 
Ne yapıp edip elde ederiz onu. 
Yani direniriz ve başarırız.

Biz çocuklar bir başka şey için daha direniyoruz.
Mutluluk için, yaşamak için, BARIŞ için… Yani en büyük hakkımız için. 
Barış içinde yaşamak çocukların en büyük hakkıdır.
Biz çocuklarda bunun için direniyoruz. 

Barışımızı, kardeşliğimizi geri kazanmak için direniyoruz. 
Bizi yetiştiren büyüklerin herkese karşı saygılı ol, kardeş gibi davran, herkese söyledikleri sözleri, kendilerinin yapmadığı davranışları bize söyleyen yetişkinlerin inadına direniyoruz.

Dünyanın her yerinde ölen çocuklar adına direniyoruz.

Biz Çocuk Meclisi olarak “BARIŞ İçin Diren Çocuk” diyoruz.


Pınar ( 14  yaş)


23 Nisan'da Agora Parkındayız

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı Konak Belediyesinin düzenlemiş olduğu Çocuk Şenliğinde "Barış İçin 1000 Turna " kuşu etkinliğimizle kutluyoruz.

Hadi Siz de gelin...

Agora Parkı Yol Tarifi






Dışarı çıkarken korkmaktan bıktım.

Ankara ve İstanbul’da bomba patlatıldığı için buradayım ve bu yazıyı yazıyorum. Bu metni yazarken her satırında her kelimesinde, her sözcüğünde patlatılan bombalarda ben ölseydim ne olurdu diye düşünüyorum. Ailem, arkadaşlarım,akrabalarım. Ne olurdu? Onlar üzülürken siz burada güle oynaya oyun oynuyorsunuz. Ya sizin aile üyelerinizden bir bombadan ölseydi, ya arkadaşınız? Siz hiçbir şey olmamış gibi hayatınıza devam edebilir miydiniz?

Ben şu an ne gülüyorum ne de oyun oynuyorum. Ben üzülüyorum. O bombada ölenlerden hiç birini tanımıyorum. Ama ben empati kuruyorum. 

Biz çocukların “Yeter” deyip buna bir son vermesinin vakti geldi. Biz birlik olup ölen çocuklar adına “Barış İçin Diren Çocuk”u başlattık. 

Çünkü her bombada ölen çocuklar, adamlar,kadınlar , bizim tanımadığımız kişiler ölünce biz üzülüyoruz.
Biz korkuyoruz. Biz ağlıyoruz. Çünkü aynısı benim veya bir başka çocuğun başına gelecek diye korkuyoruz. 

Gelecek terör olaylarında kimleri kaybedeceğiz? Sizden biri mi? Arkadaşlarınızdan biri mi? 

Ben bıktım.Dışarı çıkarken korkmaktan bıktım. 

Kısacası ben buna bir son veriyorum. 

Bu yolda benimle yürümeye var mısınız? 

#barışiçindirençocuk



Mert  (12 yaşında)


21 Nisan 2016 Perşembe

Turna Kuşlarıyla Barışa Koşmak

#barışiçindirençocuk

Neden barış için? 

Barışın yok olması,insanların diğer haklarını da beraberinde götürür.

Savaş ortamında insan hapsolur. Özellikle siviller,çocuklar ne yapacaklarını bilemezler. Kaosun göbeğindedirler ve yetişkinler onları yönlendirirler.

Ülkemizde barış olmaması demek, en önemli hakkımızı; Yaşam hakkımızı  tehlikeye atar. 

Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız terör olayları ölen insanlarla birlikte endişelerimiz oldu. Düşündük; Bunu durdurmak için neler yapabiliriz? Çocuklar olarak sesimizi nasıl duyurabiliriz?

Bu savaş hali bizi derinden etkiledi. 

Ve biz de şunu düşündük; Sadako gibi barış dileyebilir, sesimizi duyurabiliriz. 

Devletimize, ülkemize yön veren yöneticilere,yetişkinlere biz çocuklar için barışın önemli olduğunu hatırlatabiliriz. 

Bu çıktığımız yolculukta başarılı olursak eğer, bu projenin Cumhurbaşkanı ve Başbakanımıza da ulaşmasını diliyorum. 

Olur da gelecekte ben bu projede yer alamazsam, barış için bu projenin hep yanında olmaya ve desteklemeye çalışacağım. 

Umarım gelecekte aramıza yeni arkadaşlar da katılır ve biz
turna kuşlarıyla barışa doğru koşabiliriz.

Barış ve sevginin hep yanımızda olması dileği ile !


Ayşegül ( 13 yaş)


20 Nisan 2016 Çarşamba

Neden Barış İçin Çocuklar Direniyor?


Aslında biraz mantıksız bir soru. Çevrenize veya kendinize dönüp baktığınızda görürsünüz ki barış kimsenin umurunda değil . Herkesin gidilecek yerleri, görülecek insanları,yapılacak ileri var. Nüfusun yetişkin kısmı akşama ne yiyeceğini daha çok umursuyor. Çünkü yaşları geçtikçe insanlar umutsuzluğa kapılıyor. Mesela şunu kaç kere duydunuz  ? ; “ Tek kişi bir fark yaratamaz ”. İşin komik tarafı bu cümleyi en az bir kere kurmuş kişi sayısı eminim ki milyonları geçer. Galiba gerçekten bir kişi fark yaratmıyor. 

Sizce de öyle değil mi?

Çocuklar bu kadar bencil değildir . 

Haydi bununla ilgili bir hikaye anlatalım. 2 nci Dünya Savaşında Japonya’ya atılan atom bombasından kurtulan bir çocuğun hikayesi. Sadako Sasaki bombalardan kurtulmuş olsa bile sonradan lösemi hastalığının pençesine yakalanır. Sadako tedavi süresince duyduğu eski bir Japon efsanesi üzerine turna kuşları yapmaya başladı. Efsane der ki; Eğer kağıttan bin turna kuşu yapabilirsen bir dileğin gerek olur. Sadako buna bir şans vermek istedi ve turnaları yapmaya baladı. Bu sırada bir günlük tutmaya başladı. Ne yazık ki 644ncü turna kuşunu yazdıktan sonra vefat etti. Günlüğünü bulan arkadaşları eğer turnaları bitirirse barış dileyeceğini öğrendiler. 

Gördüğünüz gibi yaşam mücadelesindeki bir çocuk olan Sadako bile refah içinde olanlara göre daha iyi bir sebep için çabalıyor. Ben yorumu size bırakıyorum; 

Sizce neden çocuklar direniyor?

Ulaş (15 yaş)



18 Nisan 2016 Pazartesi

Umut Çocuklardır.. Çocuklar Ölmesin




Herkese Merhaba. 

7'den 77'ye bu yazıyı her kim okuyorsa ona merhaba. Kiminiz şuan iş yerinde, kiminiz evinde, kiminiz sokakta, kiminiz okulda.. Farklı yerler, farklı yaşlar, farklı cinsiyetler, farklı bakış açıları... Hepimiz biliyoruz ki ülkemiz bir kaosa doğru sürükleniyor. Menfaatleri doğrultusunda, suçlu-masum ayrımı yapmadan insanları öldürüyorlar. İçlerimizde en masum olan çocuklar, bu durumdan en çok etkilenen kesim haline geliyor. Bir patlamada ölen bir çocuk düşünün, kim bilir ileride ne olacaktı, kim bilir o an canı ne istiyordu?... Ama hiçbiri olmadı. Onun hayatı başkasının çıkarları ve nefreti yüzünden bitti... Peki, şimdi bir patlamada yaralandığınızı düşünün, yerde yatan onlarca insanı gördüğünüzü, bir sürü kanı düşünün... Toparlanması imkansız yaralar bu sefer zihninizde oluşurdu değil mi? Peki şimdi çocukluğunuzu hatırlayın, kanayan dizinize ağladığınız günleri... İğneden bile kaçtığınız hani... Türkiye bu günlerde çocuklarını yaralıyor.. Ve yaralanan her çocuğun zihni kararıyor. Şimdi patlamada olmayan bir çocuk düşünelim. Evinde babasını veya annesini bekleyen bir çocuk. Sınavından 5 aldığını anlatacaktı belki bütün hevesiyle.. Ama anlatamadı. Doğu'da, Batı'da, Kuzey'de Güney'de... Ölüm geldi ve bir sürü hayatı yarım bıraktı.. Yarım kalan hayatlarla birlikte bir sürü çocuğun hayatı karanlık bir kuyuya döndü. 

Şimdi buradan uzaklara gidelim.. Japonya. Hiroşima.. Nagasaki.. Evet atom bombası... Hiroşima'da yaklaşık 140.000 kişi öldü. Nagasaki'de yaklaşık 70.000 kişi öldü ve Nagasaki kenti büyük bir yıkıma uğradı. Nagasaki'nin toplam nüfusu yaklaşık 240.000 kişi içinde 74.000 kişi hayatını kaybetti ve binaların yüzde 36'sı tamamen yok edildi. 74.000 can oracıkta öldü. Aniden. Savaşın kazananı yoktur. İnsanlık da kaybedilebilir bir unsurdur. Hiroşima'da 2 yaşında olan Sadako Sasaki'nin hikayesini size duyurmak istiyorum. Küçük kız patlamadan sonra hayatına devam etmişti. 10 yıl sonra radyasyondan dolayı lösemiye yakalanana kadar. Ailesi ve çevresi tarafından çok sevilen Sadako, sporla uğraşıyor atletizmi seviyordu. Bir gün atletizm yaparken bayılıp hastaneye kaldırıldığında lösemi olduğunu öğrenmişti.. Ama sadako pes etmemiş ve onun yerine Japon bir inanış olan "1000 turna kuşunu kağıttan katlarsan, dileğin gerçek olur." Fikrine sıkı sıkıya tutunmuştur.. Her gün turna kuşları yapıyordu ve dileği için çabalıyordu.. Hayata tutunuyordu. Yaptığı turna kuşlarını kardeşi bir ipe bağlayıp hastanedeki odasına asıyordu.. Her gelen ziyaretçi ona renkli kağıtlar getirip, ona umut veriyordu.. 644. Turnaya geldiğinde yaşam ve ölüm savaşını kaybetmişti Sadako... Fakat arkadaşları onun bu durumunu bildikleri için, o ölse bile kalan 356 turnayı da yapmışlardır. Ve onun için kağıttan turna kuşu kulübü açmışlardır. Turna kuşu o zamandan beri barışın simgesidir. Sasako'nun bu hikayesi ilk önce yaşadığı çevreye, sonra ile, sonra ise dünyaya yayılmış ve ABD'li yazar Eleanor Coerr tarafından 1977 yılında kitap haline getirilmiştir. Her yıl 6 Ağustos Barış Günü olarak kutlanmaktadır.

Barış için, çocuklar için. Bir adım da biz atalım dedik. Biz kim miyiz? Hiçbir tarafı olmayan sayısı 25i geçmeyen bir çocuk topluluğuyuz. Haklarımız için çalışmalar yaparken en önemli hakkımızı kullanamadığımızı gördük.. Bu yazıyı okuyan, çocuk, yetişkin her kimse... Bize destek ol ve bir turna kuşu da sen yap. Bize gönder. 1000 turna kuşu da ülkemizin umudu olsun. Özellikle çocuklar yapsın, çocuklarınıza yaptırın. Umut çocuklardır.. Çocuklar ölmesin. 
‪#‎barısicindirencocuk

Nilay ( 15 yaş)


16 Nisan 2016 Cumartesi

Turna Kuşlarının Güncesi-4

16 Nisan 2016

Uzun zaman sonra ilk kez bugün daha kalabalıktık. Ayşegül, Ulaş,Ayşe,Mert, Nujin, Hasan, Utku, Pınar geldi. Çocuk hakları atölyemizin planlamasını yaptık. Nujin rengarenk turna kuşları yapmıştı. Bir avuç dolusu kuşla geldi. İlk renkli kuşlarımız bunlar oldu. Çalışmamızın sonunda zamanı olanlar turna kuu yapmak için kaldı.



12 Nisan 2016 Salı

Barış İçin Diren Çocuk


Biz İzmir ilinde yaşayan bir grup çocuğuz. Konak Kent Konseyi, Çocuk Meclisi, Çocuk Hakları Çalışma Grubu olarak çocuk hakları üzerine çalışıyoruz.

Ülkemizde yaşanan üzücü olaylar, verdiğimiz can kayıpları, ölen çocuklar hayata daha farklı bakmamıza ve anlamamıza sebep oldu. 


Çocuklar olarak bu savaş haline bir dur demeye ve barış için sesimizi duyurmaya karar verdik. 


Hiroşima’da ölen Sadako Sasaki’nin öyküsünden çok etkilendik. Onun bu dünyada verdiği yaşam savaşında geleceğe bir umut olan “Barış İçin Bin Turna Kuşu” dileğinden yola çıktık. Barışın simgesi olan turna kuşu bizim de yol göstericimiz olsun istedik. Turna Kuşu Yapmayı öğrendik.Siz de bu sayfadan bakarak öğrenebilirsiniz.


Bir dileğimiz var;


“Tüm Dünya Çocukları İçin Barış”

Artık çocuklar ölmesin istiyoruz.



Bu dileğimizin gerçekleşmesi için bin turna kuşu yapacağız. Sizler de “Barış” dileğimizin gerçekleşmesi için bize destek verir misiniz?


Bu kampanyamızın yayılmasını istiyoruz.


Sizler neler yapabilirsiniz?


Blogumuzda turna kuşunun yapımını bulabilirsiniz.


Turna kuşu yaparak bize gönderebilirsiniz.


Turna kuşu yapımını öğretmek için atölyeler yapabilirsiniz. İzmir'deyseniz bizden bu konuda destek isteyebilirsiniz.


Bulunduğunuz bölgede, okulda sizler de “Barış” dileyerek bin turna kuşu yapabilirsiniz ve bununla ilgili görselleri bizimle paylaşabilirsiniz. Blogta yayınlarız.


Her birimizin “Neden Barış İçin Diren Çocuk?” konusunda yazdıklarımızı buradan okuyabilirsiniz.


Bize bu konudaki düşüncelerinizi yazıp gönderebilirsiniz ve buradan paylaşabiliriz.


Projemizi sosyal medya hesaplarınızda ‪#‎barışiçindirençocuk etiketiyle paylaşarak duyurulmasına yardımcı olabilirsiniz.


İzmir Konak Kent Konseyi
Çocuk Meclisi
Çocuk Hakları Çalışma Grubu


Turna Kuşunun Yapımı

Origami, Japonca kağıt katlama sanatı anlamına gelmektedir. Makas ve yapıştırıcı kullanılmadan, kağıdı katlayarak yapılan el sanatı çalışmalarıdır.

Turna Kuşunu biz iki şekilde yapıyoruz. Zaman içinde kendi yaptığımız videolarımızı da buradan paylaşıyor olacağız.

Turna Kuşu Yapımı na bu siteden de bakabilirsiniz.Açıklamalı olarak anlatıyor.

Burada da var...

Bu da yapım aşamalarını anlatan bir başka resim... Nazan Tacer'in Origami kitabından...


İzleyebileceğiniz videolar;
Küçük farklılıklarla bir kaç yapım şekli örneği...

Turna Kuşu Yapımı

Turna Kuşu yapımı-Türkçe

Turna Kuşu Yapımı-Sessiz