18 Nisan 2016 Pazartesi

Umut Çocuklardır.. Çocuklar Ölmesin




Herkese Merhaba. 

7'den 77'ye bu yazıyı her kim okuyorsa ona merhaba. Kiminiz şuan iş yerinde, kiminiz evinde, kiminiz sokakta, kiminiz okulda.. Farklı yerler, farklı yaşlar, farklı cinsiyetler, farklı bakış açıları... Hepimiz biliyoruz ki ülkemiz bir kaosa doğru sürükleniyor. Menfaatleri doğrultusunda, suçlu-masum ayrımı yapmadan insanları öldürüyorlar. İçlerimizde en masum olan çocuklar, bu durumdan en çok etkilenen kesim haline geliyor. Bir patlamada ölen bir çocuk düşünün, kim bilir ileride ne olacaktı, kim bilir o an canı ne istiyordu?... Ama hiçbiri olmadı. Onun hayatı başkasının çıkarları ve nefreti yüzünden bitti... Peki, şimdi bir patlamada yaralandığınızı düşünün, yerde yatan onlarca insanı gördüğünüzü, bir sürü kanı düşünün... Toparlanması imkansız yaralar bu sefer zihninizde oluşurdu değil mi? Peki şimdi çocukluğunuzu hatırlayın, kanayan dizinize ağladığınız günleri... İğneden bile kaçtığınız hani... Türkiye bu günlerde çocuklarını yaralıyor.. Ve yaralanan her çocuğun zihni kararıyor. Şimdi patlamada olmayan bir çocuk düşünelim. Evinde babasını veya annesini bekleyen bir çocuk. Sınavından 5 aldığını anlatacaktı belki bütün hevesiyle.. Ama anlatamadı. Doğu'da, Batı'da, Kuzey'de Güney'de... Ölüm geldi ve bir sürü hayatı yarım bıraktı.. Yarım kalan hayatlarla birlikte bir sürü çocuğun hayatı karanlık bir kuyuya döndü. 

Şimdi buradan uzaklara gidelim.. Japonya. Hiroşima.. Nagasaki.. Evet atom bombası... Hiroşima'da yaklaşık 140.000 kişi öldü. Nagasaki'de yaklaşık 70.000 kişi öldü ve Nagasaki kenti büyük bir yıkıma uğradı. Nagasaki'nin toplam nüfusu yaklaşık 240.000 kişi içinde 74.000 kişi hayatını kaybetti ve binaların yüzde 36'sı tamamen yok edildi. 74.000 can oracıkta öldü. Aniden. Savaşın kazananı yoktur. İnsanlık da kaybedilebilir bir unsurdur. Hiroşima'da 2 yaşında olan Sadako Sasaki'nin hikayesini size duyurmak istiyorum. Küçük kız patlamadan sonra hayatına devam etmişti. 10 yıl sonra radyasyondan dolayı lösemiye yakalanana kadar. Ailesi ve çevresi tarafından çok sevilen Sadako, sporla uğraşıyor atletizmi seviyordu. Bir gün atletizm yaparken bayılıp hastaneye kaldırıldığında lösemi olduğunu öğrenmişti.. Ama sadako pes etmemiş ve onun yerine Japon bir inanış olan "1000 turna kuşunu kağıttan katlarsan, dileğin gerçek olur." Fikrine sıkı sıkıya tutunmuştur.. Her gün turna kuşları yapıyordu ve dileği için çabalıyordu.. Hayata tutunuyordu. Yaptığı turna kuşlarını kardeşi bir ipe bağlayıp hastanedeki odasına asıyordu.. Her gelen ziyaretçi ona renkli kağıtlar getirip, ona umut veriyordu.. 644. Turnaya geldiğinde yaşam ve ölüm savaşını kaybetmişti Sadako... Fakat arkadaşları onun bu durumunu bildikleri için, o ölse bile kalan 356 turnayı da yapmışlardır. Ve onun için kağıttan turna kuşu kulübü açmışlardır. Turna kuşu o zamandan beri barışın simgesidir. Sasako'nun bu hikayesi ilk önce yaşadığı çevreye, sonra ile, sonra ise dünyaya yayılmış ve ABD'li yazar Eleanor Coerr tarafından 1977 yılında kitap haline getirilmiştir. Her yıl 6 Ağustos Barış Günü olarak kutlanmaktadır.

Barış için, çocuklar için. Bir adım da biz atalım dedik. Biz kim miyiz? Hiçbir tarafı olmayan sayısı 25i geçmeyen bir çocuk topluluğuyuz. Haklarımız için çalışmalar yaparken en önemli hakkımızı kullanamadığımızı gördük.. Bu yazıyı okuyan, çocuk, yetişkin her kimse... Bize destek ol ve bir turna kuşu da sen yap. Bize gönder. 1000 turna kuşu da ülkemizin umudu olsun. Özellikle çocuklar yapsın, çocuklarınıza yaptırın. Umut çocuklardır.. Çocuklar ölmesin. 
‪#‎barısicindirencocuk

Nilay ( 15 yaş)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder